Blog

  • İklimlendirme Nedir?

    İklimlendirme Nedir?

    İklimlendirme nedir? bir ortamın sıcaklık, nem, hava kalitesi ve hava hareketi gibi koşullarını kontrol altına alarak istenilen seviyelere getirme ve bu seviyelerde tutma işlemidir. İklimlendirme sistemleri, yaşam alanlarında konfor sağlamak, endüstriyel alanlarda üretim süreçlerini optimize etmek ve belirli sağlık koşullarını korumak amacıyla kullanılır.

    İklimlendirme Nedir?

    İklimlendirmenin Tarihçesi

    İklimlendirme sistemlerinin tarihçesi, insanlık tarihi kadar eskiye dayanır. Antik uygarlıklar, hava akışını kontrol ederek ve yapılarını stratejik olarak yerleştirerek doğal iklimlendirme yöntemlerini kullanmışlardır. Örneğin, Mısırlılar ve Romalılar, suyu buharlaştırarak soğutma yöntemleri geliştirmişlerdir. Modern anlamda iklimlendirme sistemlerinin başlangıcı ise 20. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Willis Carrier, 1902 yılında modern klima sisteminin temellerini atarak endüstriyel ve ticari alanlarda büyük bir devrim yaratmıştır.

    İklimlendirme Sistemlerinin Çeşitleri

    1. Merkezi İklimlendirme Sistemleri: Büyük binalar, alışveriş merkezleri, oteller ve endüstriyel tesisler gibi geniş alanlarda kullanılır. Merkezi sistemler, bir merkezi ünite tarafından üretilen soğuk veya sıcak havayı kanallar aracılığıyla dağıtarak tüm binanın iklimini kontrol eder.
    2. Bireysel İklimlendirme Sistemleri: Daha küçük alanlarda, bireysel odalarda veya dairelerde kullanılır. Bu sistemler genellikle duvar tipi, pencere tipi veya taşınabilir klima üniteleri şeklinde olur.
    3. Doğal İklimlendirme: Yapıların tasarımında doğal hava akışını ve güneş ışığını kullanarak sağlanan iklimlendirmedir. Geniş pencereler, yüksek tavanlar, rüzgar bacaları ve uygun peyzaj düzenlemeleri bu sistemin bir parçasıdır.

    İklimlendirmenin Bileşenleri

    İklimlendirme sistemlerinin başlıca bileşenleri şunlardır:

    1. Havalandırma: Temiz hava sağlama ve kirli havayı dışarı atma işlemidir. Havalandırma, iç mekanlardaki hava kalitesini artırarak sağlıklı bir yaşam ortamı sağlar.
    2. Isıtma: Soğuk hava koşullarında iç mekanları ısıtmak için kullanılan sistemlerdir. Genellikle kaloriferler, radyatörler ve ısı pompaları bu kategoride yer alır.
    3. Soğutma: Sıcak hava koşullarında iç mekanları soğutmak için kullanılan sistemlerdir. Klimalar ve buzdolapları, soğutma sistemlerinin en yaygın örnekleridir.
    4. Nem Kontrolü: İç mekanlardaki nem seviyesini kontrol eden sistemlerdir. Nemlendiriciler ve nem alıcılar bu amaçla kullanılır.

    İklimlendirmenin Önemi

    İklimlendirme sistemleri, sadece konfor sağlamakla kalmaz, aynı zamanda sağlığımız üzerinde de önemli etkiler yapar. Doğru bir iklimlendirme sistemi, hastalıkların yayılmasını önler, alerjenleri kontrol eder ve genel yaşam kalitesini artırır. Özellikle hastaneler, laboratuvarlar ve gıda işleme tesisleri gibi hassas ortamlarda, iklimlendirme sistemleri hayati bir rol oynar.

    Enerji Verimliliği ve Çevresel Etkiler

    Günümüzde iklimlendirme sistemlerinin enerji verimliliği ve çevresel etkileri büyük bir önem taşımaktadır. Enerji tüketimini azaltan ve çevre dostu teknolojiler, sürdürülebilir bir gelecek için kritik öneme sahiptir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve enerji tasarrufu sağlayan iklimlendirme sistemlerinin geliştirilmesi, bu alandaki temel hedefler arasındadır.

    Sonuç

    İklimlendirme, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası olarak, yaşam alanlarımızda ve endüstriyel ortamlarda konfor ve verimlilik sağlar. Tarihsel gelişiminden günümüze kadar birçok yenilikle evrilen iklimlendirme teknolojileri, enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik konularında da önemli adımlar atmaktadır. İklimlendirme nedir sorusuna verilebilecek kapsamlı bir yanıt, bu sistemlerin ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

  • R32 (Diflorometan) Hakkında Bilinmesi Gerekenler

    R32 (Diflorometan) Hakkında Bilinmesi Gerekenler

    Diflorometilen, HFC-32 Metilen Florür veya R-32 olarak da adlandırılan diflorometan, dihalojenoalkan çeşidinin organik bir bileşiğidir. CH₂F₂ formülüne sahiptir. Ortam atmosferinde renksiz bir gazdır ve suda az çözünür, yüksek termal stabiliteye sahiptir. R32 (Diflorometan), son yıllarda özellikle klima ve ısı pompası sistemlerinde popüler hale gelen bir soğutucu akışkandır. Bunun başlıca nedeni, R32’nin ozon tabakasına zarar vermemesi ve diğer soğutucu akışkanlara kıyasla daha düşük bir küresel ısınma potansiyeline (GWP) sahip olmasıdır. İşte R32 hakkında bazı önemli bilgiler:

    • Formül: CH2F2
    • Kaynama noktası: -51,7 °C
    • Yoğunluk: 1,1 g/cm³
    • Molar kütle: 52,02 g/mol

    Özellikler ve Avantajlar

    1. Düşük Küresel Isınma Potansiyeli (GWP): R32, R410A gibi diğer yaygın soğutuculara kıyasla yaklaşık üçte bir oranında daha düşük bir GWP’ye sahiptir. Bu, çevresel etkilerini azaltır.
    2. Yüksek Verimlilik: R32, termodinamik özellikleri sayesinde yüksek enerji verimliliği sağlar. Bu, enerji tüketimini ve işletme maliyetlerini azaltır.
    3. Düşük Maliyet: R32’nin üretimi ve kullanımı, diğer alternatiflere kıyasla genellikle daha ekonomiktir.
    4. Tek Bileşenli Yapı: R32, karışım olmayan tek bileşenli bir soğutucudur, bu da geri dönüşüm ve yeniden kullanım süreçlerini kolaylaştırır.

    Çalışma Basınçları

    R32, R410A’ya benzer yüksek basınçlarda çalışır. Tipik çalışma basınçları şu şekildedir:

    • Düşük Basınç (Emiş Basıncı): 8-10 bar
    • Yüksek Basınç (Kondanser Basıncı): 28-35 bar

    Bu basınçlar, ortam sıcaklığına ve sistemin spesifik tasarımına bağlı olarak değişebilir.

    Güvenlik

    R32’nin yanıcılık sınıfı A2L olarak sınıflandırılmıştır, yani düşük yanıcılık özelliklerine sahiptir. Bu, doğru kurulum ve bakım ile güvenli bir şekilde kullanılabileceği anlamına gelir. Ancak, yanıcılık riskleri nedeniyle uygun havalandırma ve güvenlik önlemleri alınmalıdır.

    Kullanım Alanları

    R32, özellikle ev tipi klimalar, ticari klimalar ve ısı pompaları gibi geniş bir yelpazede kullanılır. Ayrıca, eski R410A sistemlerinin yerini almak üzere yeni nesil sistemlerde tercih edilmektedir.

    Çevresel Etkiler

    R32, ozon tabakasına zarar vermeyen ve daha düşük GWP değerine sahip olması nedeniyle çevre dostu bir alternatiftir. Bu özellikleri, küresel iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir rol oynamasını sağlar.

    R32 (Diflorometan), modern soğutma ve iklimlendirme sistemlerinde çevresel ve enerji verimliliği açısından avantajlı bir soğutucu akışkan olarak öne çıkmaktadır. Sistemlerin sağlıklı ve verimli çalışabilmesi için uygun basınç değerlerinin korunması önemlidir ve bu nedenle sistemlerin düzenli olarak bakımı yapılmalıdır.

  • Kyoto Protokolü Nedir ? Kyoto Protokolü Sonuçları Nelerdir ?

    Kyoto Protokolü Nedir ? Kyoto Protokolü Sonuçları Nelerdir ?

    Kyoto Protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası tek çerçeve olarak tanımlanabilir. Kyoto Protokolü, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde imzalanmıştır. Bu protokolü imzalayan ülkeler, karbon dioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa karbon ticareti yoluyla haklarını arttırmaya söz vermişlerdir. Protokol, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki düzeylere düşürmelerini gerekli kılmaktadır. Protokolün amacı, dünya genelinde yaşanan doğal afetlerin önüne geçmek, iklim krizini ortadan kaldırmak ve çevre kirliliğini en aza indirgemektir. Protokolün maddeleri ise, tarımsal üretimde doğal ve sürdürülebilir yöntemlerin yaygınlaştırılması, enerji verimliliğinin artırılması, alternatif enerji kaynaklarının kullanılması, ulaşım, çöp depolama ve endüstriyel faaliyetlerde çevrecilik ilkesinin benimsenmesi, sera gazı salınımı fazla olan ülkelerden daha fazla vergi alınması gibi konuları içermektedir. Kyoto Protokolü, 1997 yılında imzalanmış, 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye ise 2008 yılında Kyoto Protokolüne taraf olmuştur.

    Kyoto Protokolü sonuçları nelerdir

    Kyoto Protokolü’nün sonuçları, hem olumlu hem de olumsuz olarak değerlendirilebilir. Olumlu sonuçlar şunlardır:

    • Kyoto Protokolü, katılımcı ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik hedefler belirlemelerine yol açtı ve küresel iklim değişikliği ile mücadelede uluslararası işbirliğini teşvik etti.
    • Kyoto Protokolü, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği ile mücadeleye yardımcı olmak için finansal destek sağlamak üzere endüstrileşmiş ülkelerin bir Fon kurmasını öngördü. Bu Fon, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği ile mücadele etmek için uygun teknolojileri geliştirmelerine ve uygulamalarına yardımcı olmak üzere tasarlandı.
    • Kyoto Protokolü, emisyon ticareti gibi esnek mekanizmalar getirerek, emisyon azaltımı yapan ülkelerin ekonomik fayda sağlamalarını ve emisyon azaltımı yapamayan ülkelerin de emisyon haklarını satın alarak hedeflerine ulaşmalarını sağladı.
    • Kyoto Protokolü, çevreye ve atmosfere zarar veren gazların kullanımını %5’e çekerek, küresel ısınmanın yol açabileceği olumsuz etkileri azaltmaya çalıştı.

    Olumsuz sonuçlar ise şunlardır:

    • Kyoto Protokolü, dünyanın en büyük sera gazı salıcıları olan ABD ve Çin gibi ülkelerin katılımını sağlayamadı. Bu nedenle, protokolün küresel ısınmayı önlemede yeterli olmadığı eleştirildi.
    • Kyoto Protokolü, emisyon azaltımı hedeflerini belirlerken, ülkelerin tarihsel sorumluluklarını, gelişmişlik düzeylerini ve nüfuslarını yeterince dikkate almadı. Bu nedenle, protokolün adaletsiz ve eşitsiz olduğu iddia edildi.
    • Kyoto Protokolü, emisyon ticareti gibi mekanizmaların, bazı ülkelerin emisyon azaltımı yapmadan hedeflerine ulaşmalarına imkan verdiği ve bu nedenle protokolün etkinliğini azalttığı ileri sürüldü.
    • Kyoto Protokolü, 2012 yılında sona erdi ve yerine Paris Anlaşması geldi. Ancak, Paris Anlaşması’nın da Kyoto Protokolü’nün eksikliklerini giderip gidermediği tartışmalıdır.

    Kyoto Protokolü hedefleri ne kadar başarılı oldu

    Kyoto Protokolü’nün hedefleri ne kadar başarılı oldu sorusunun net bir cevabı yoktur. Çünkü, protokolün sonuçları hem olumlu hem de olumsuz olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, protokolün etkinliğini ölçmek için farklı kriterler kullanılabilir. Örneğin, protokolün sera gazı emisyonlarını azaltmada, iklim değişikliği ile mücadelede, uluslararası işbirliğinde, ekonomik ve sosyal adalet sağlamada ne kadar başarılı olduğu sorulabilir. Bu soruların her biri için farklı veriler, analizler ve görüşler bulunabilir.

    Bununla birlikte, genel olarak, Kyoto Protokolü’nün hedeflerine ulaşmakta zorlandığı ve yeterli olmadığı söylenebilir. Çünkü, protokolün kapsamı ve hedefleri, küresel ısınmayı önlemek için gerekli olan seviyenin çok altındadır. Protokol, dünyanın en büyük sera gazı salıcıları olan ABD ve Çin gibi ülkeleri kapsamamaktadır. Bu nedenle, protokolün küresel emisyonlar üzerindeki etkisi sınırlıdır. Ayrıca, protokol, emisyon azaltımı hedeflerini belirlerken, ülkelerin tarihsel sorumluluklarını, gelişmişlik düzeylerini ve nüfuslarını yeterince dikkate almamıştır. Bu nedenle, protokol, adaletsiz ve eşitsiz bir yük paylaşımı öngörmüştür. Protokol, emisyon ticareti gibi mekanizmalarla, bazı ülkelerin emisyon azaltımı yapmadan hedeflerine ulaşmalarına imkan vermiştir. Bu da, protokolün etkinliğini azaltmıştır. Protokol, 2012 yılında sona ermiş ve yerine Paris Anlaşması gelmiştir. Ancak, Paris Anlaşması’nın da Kyoto Protokolü’nün eksikliklerini giderip gidermediği tartışmalıdır.

    Bu nedenlerle, Kyoto Protokolü’nün hedefleri ne kadar başarılı oldu sorusuna, protokolün bazı olumlu sonuçlar sağladığı, ancak küresel ısınmayı önlemek için yeterli olmadığı şeklinde bir cevap verilebilir.

    ABD ve Çin Neden Kyoto Protokolüne katılmadı

    ABD ve Çin, Kyoto Protokolüne katılmadılar çünkü protokolün kendilerine ekonomik ve siyasi açıdan zarar vereceğini düşündüler. ABD, protokolün emisyon azaltımı hedeflerinin adaletsiz ve eşitsiz olduğunu, gelişmiş ülkeleri gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla yükümlülük altına soktuğunu, ABD ekonomisini olumsuz etkileyeceğini ve ulusal çıkarlarına aykırı olduğunu ileri sürdü. Çin ise, protokolün gelişmekte olan ülkelerin kalkınma hakkını kısıtladığını, emisyon azaltımı hedeflerinin tarihsel sorumlulukları yansıtmadığını, Çin’in nüfusunun büyük olduğunu ve kişi başına emisyonun düşük olduğunu savundu. Bu nedenlerle, ABD ve Çin, Kyoto Protokolüne katılmayı reddettiler. Ancak, daha sonra Paris Anlaşması ile iklim değişikliği ile mücadelede yeni bir anlaşmaya vardılar.

    Kyoto Protokolü

    Koyu Yeşil; İmzalayan ve Onaylayanlar.

    Açık Yeşil; Yalnız İmzalayanlar.

    Turuncu; İmzalayan fakat anlaşmayı onaylamayanlar.

    Kırmızı; İmzalayan fakat daha sonra çekilenler.

    Gri; İmzalamayanlar.

  • Hava perdesi nedir? Nasıl çalışır? Nerelerde kullanılır?

    Hava perdesi nedir? Nasıl çalışır? Nerelerde kullanılır?

    Hava perdesi, iç ve dış ortam arasında görünmez bir bariyer oluşturan ve ısı, nem, toz, koku, sinek gibi olumsuz etkenlerin iç ortama girmesini engelleyen bir cihazdır. İç ortamdaki ısıtılmış veya soğutulmuş havayı koruyarak enerji tasarrufu sağlar ve kapının açık kalmasını sağlayarak müşteri konforunu artırır. Genellikle kapı üstlerine yatay veya dikey olarak monte edilir ve farklı boyut, güç ve özelliklere sahip olabilir. Hava perdesi, kullanım amacına göre ticari, endüstriyel ve soğuk oda tipleri olmak üzere üç ana gruba ayrılır. Otel, mağaza, market, hastane, lokanta, kafe, sağlık merkezi, hava alanı, eczane, kuyumcu, soğuk oda gibi farklı iş yerlerinde kullanılabilir. 

    Hava perdesi nedir? Nasıl çalışır? Nerelerde kullanılır?

    Kullanım amacına göre ısıtıcısız, ısıtıcılı veya su ve buhar serpantinli olmak üzere üçe ayrılır.

    Hava perdesi aşağıdaki şekilde çalışır

    • Giriş ızgarasından dışarıdan hava alınır. Bu hava, bazen filtrelerle temizlenir ve iç fanlar tarafından sıkıştırılır.
    • Sıkıştırılan hava, çıkış kısmından yüksek hızda atılır. Bu hava akımı, kapı veya pencere açıklığının tamamını kaplayan bir hava perdesi oluşturur.
    • İç ve dış ortam arasında bir ayrım sağlar. Bu sayede, içerideki ısıtılmış veya soğutulmuş havanın dışarı kaçmasını ve dışarıdaki kirli veya istenmeyen havanın içeri girmesini önler.
    • Tipine göre, hava akımı üzerinden geçen hava, ısıtıcı, soğutucu veya su ve buhar serpantini ile ısıtılır veya soğutulur. Bu şekilde, iç ortamın sıcaklığını korumaya veya değiştirmeye yardımcı olur
  • EN 779 ve EN 1822 Standartlarına Göre Filtre Sınıfları

    EN 779 ve EN 1822 Standartlarına Göre Filtre Sınıfları

    EN 779:2002’ye göre Kaba ve İnce Filtrelerin Sınıflandırılması, havalandırma ve iklimlendirme sistemlerinde kullanılan kaba ve ince toz filtrelerinin performansını ölçmek ve sınıflandırmak için kullanılan bir standarttır. Bu standartta, filtreler G1’den F9’a kadar olan sınıflara ayrılır. Filtre sınıfları, ASHRAE test tozunun ortalama tutuşu (Am) ve 0,4 µm partiküllerin ortalama verimliliği (Em) gibi parametrelere göre belirlenir. Bu standart, 2012 yılında EN 779:2012 standardı ile revize edilmiş ve 2016 yılında ISO 16890 standardının yayınlanması ile yerini almış yeni standarttır.

    EN 779 ve EN 1822 Filtre Sınıfları

    EN 779 ve EN 1822 Filtre Sınıfları

    EN 779:2002’ye göre filtre sınıfları ve partikül boyutları örneklerle birlikte aşağıdaki tabloda verilmiştir.

    Filtre Sınıflarının ve Partikül Boyutlarının Sınıflandırılması

    Partikül BoyutlarıÖrneklerFiltre SınıflarıTipik Uygulamalar
    Kaba toz, parçacık boyutu > 10 µm-Haşarat
    -Tekstil lifleri ve tüyleri
    -Kum
    -Uçuşan Küller
    -Sporlar, polen -Çimento tozu
    G1 G2 G3 G4-Basit uygulamalar (örn. kompakt makineler için sineklik)
    -Sivil savunma sığınakları için ön filtreler ve sirkülasyon filtreleri
    -Sprey boya kabinleri, mutfaklar vb. için egzoz filtreleri.
    -Klimalar ve kompakt makineler için giriş hava filtreleri (örn. pencere klimaları, vantilatörler)
    İnce toz, partikül boyutu 1 – 10 µm-Polen
    -Sporlar
    -Çimento tozu
    -Uçuşan Küller
    -Konak partiküllerinde bakteri ve mikroplar
    M5 M6 F7 F8 F9-Düşük saflık gereksinimleri olan odalar için dış hava giriş filtreleri (ör. fabrikalar, depo tesisleri, garajlar)
    -Merkezi havalandırma istasyonlarında ön filtreler ve sirkülasyon filtreleri
    -Satış odalarının, büyük mağazaların, ofislerin ve belirli üretim tesislerinin iklimlendirilmesi için son filtreler
    Asılı partiküller, partikül boyutu < 1 µm-Mikroplar, bakteriler, virüsler
    -Tütün dumanı
    -Metalik oksit dumanı
    -Yağ dumanı ve kurum
    -Radyoaktif asılı parçacıklar
    E10 E11 E12 H13 H14 U15 U16 U17-Yüksek ve en yüksek saflık gereksinimlerine sahip odalar için son filtreler (örneğin laboratuvarlar, gıda işleme, farmasötik, ince mekanik, optik veya elektronik tesisler veya tıbbi tesisler için)
    -Temiz odalar için son filtreler, Sınıf 100.000 veya 10.000 -sivil savunma barınaklarında son filtreler -nükleer santrallerde egzoz hava filtreleri

    EN 779:2012’ye göre Kaba, Orta ve İnce filtrelerin sınıflandırılması

    Filtre SınıflarıBasınç DüşümüASHRAE test tozunun Ortalama Tutuşu (Am)0,4 µm partiküllerin Ortalama Verimliliği (Em)0,4 µm partiküllerin
    Minimum Verimliliği
    G1250 Pa50% ≤ Am < 65%
    G2250 Pa65% ≤ Am < 80%
    G3250 Pa80% ≤ Am < 90%
    G4250 Pa90% ≤ Am
    F5450 Pa40% ≤ Em < 60%
    F6450 Pa60% ≤ Em < 80%
    F7450 Pa80% ≤ Em < 90%35%
    F8450 Pa90% ≤ Em < 95%55%
    F9450 Pa95% ≤ Em70%

    EN 779:2012’ye göre Kaba, Orta ve İnce filtrelerin sınıflandırılması

    Filtre SınıfıBasınç DüşümüASHRAE test tozunun
    Ortalama Tutuşu(Am)
    0,4 µm partiküllerin
    Ortalama Verimliliği(Em)
    0,4 µm partiküllerin
    Minimum Verimliliği
    G1250 Pa50% ≤ Am < 65%
    G2250 Pa65% ≤ Am < 80%
    G3250 Pa80% ≤ Am < 90%
    G4250 Pa90% ≤ Am
    M5450 Pa40% ≤ Em < 60%
    M6450 Pa60% ≤ Em < 80%
    F7450 Pa80% ≤ Em < 90%35%
    F8450 Pa90% ≤ Em < 95%55%
    F9450 Pa95% ≤ Em70%

    EN 1822:2009’a göre Yüksek Verimli Filtreler EPA ve HEPA Sınıflandırması, havalandırma ve iklimlendirme sistemlerinde ve temiz oda teknolojisi, farmasötik gibi teknolojik süreçlerde kullanılan yüksek verimli hava filtrelerinin performansını ölçmek ve sınıflandırmak için kullanılan bir standarttır. Bu standartta, filtreler E10’dan U17’ye kadar olan sınıflara ayrılır. Filtre sınıfları, MPPS (en küçük penetrasyon partikül boyutu) testi ile belirlenir. Bu standart ISO 29463 uluslararası standardının yayınlanması ile geçerliliğini yitirmiştir. Ancak standartlar çok benzer olduğundan EN 1822 sınıflandırmaları sektörde güncelliğini devam ettirmektedir.

    Bu standartta, filtreler filtreleme verimliliğine veya geçirme veya geçiş verimliliğine dayalı olarak filtreleme performansına göre üç gruba ayrılırlar:

    • E Grubu: EPA – EPA filtre (yüksek verimli parçacık hava filtresi veya Verimli Parçacık Hava Filtresi). Sınıflandırma seviyeleri: E10, E11 ve E12.
    • H Grubu: HEPA – Filtre (Yüksek Verimli Parçacık Hava Filtresi). Sınıflandırma seviyeleri: H13 ve H14. Gerçek HEPA Filtresi (%99,97) performansı H13 ve H14 arasındadır.
    • U Grubu: ULPA – ULPA Filtre (Yüksek Verimli Parçacık Hava Filtresi). Sınıflandırma seviyeleri: U15, U16 ve U17.

    Bu gruplar içinde, filtreyi performansı bakımından daha da somut bir şekilde belirten bir alt grup vardır. Sözkonusu bölümleme şunlardan oluşur:

    Filtre GrubuFiltre SınıfıMPPS İntegral DeğerlerMPPS İntegral DeğerlerMPPS Yerel DeğerlerMPPS Yerel Değerler
    Verimlilik (%)Nüfuz Etme(%)Verimlilik (%)Nüfuz Etme(%)
    EPAE10≥ 85≤ 15
    EPAE11≥ 95≤ 5
    EPAE12≥ 99,5≤ 0,5
    HEPAH13≥ 99,95≤ 0,0599,750.25
    HEPAH14≥ 99.995≤ 0,00599,7950.025
    ULPAU15≥ 99.9995≤ 0,000599,99750.0025
    ULPAU16≥ 99.99995≤ 0,0000599,999750.00025
    ULPAU17≥ 99.999995≤ 0,00000599,99990.0001

    ISO 29463:2011’e göre sınıflandırma, havalandırma ve iklimlendirme sistemlerinde kullanılan yüksek verimli hava filtrelerinin performansını ölçmek ve sınıflandırmak için kullanılan bir uluslararası standarttır. Bu standart, EN 1822:2009 standardının eşdeğeridir ve filtreleri E10’dan U17’ye kadar olan sınıflara ayrılır. Filtre sınıfları, MPPS (en küçük penetrasyon partikül boyutu) testi ile belirlenir. Bu standart, filtrelerin tasarımına, imalatına, testine, işaretlenmesine ve belgelendirilmesine ilişkin kuralları içerir.

    EN 779 ve EN 1822 Filtre Sınıfları – Yararlanılan Kaynaklar;

    HVAC Global – https://hvacglobal.org/2022/03/14/en-779-ve-en-1822-standartlarina-gore-filtre-siniflari/

    Ulpatek – https://www.ulpatek.com/filter-technology/ulpalab-filter-test-labs-2/en-1822/

  • Soğutucu Akışkanların Sıcaklık  Basınç Tablosu

    Soğutucu Akışkanların Sıcaklık Basınç Tablosu

    Soğutucu akışkanların sıcaklık basınç tablosu, soğutma sistemlerinde kullanılan farklı akışkanların basınç ve sıcaklık arasındaki ilişkiyi gösteren bir tablodur. Bu tablo, soğutucu akışkanların termodinamik özelliklerini, doymuşluk durumlarını, kritik noktalarını ve çevresel etkilerini belirlemek için kullanılabilir. Ayrıca, soğutucu akışkanların seçimi, tasarımı ve işletimi için de önemli bir araçtır.

  • Rooftop Klima Sistemleri

    Rooftop Klima Sistemleri

    Rooftop klima sistemleri, ticari ve endüstriyel binalarda sıkça kullanılan merkezi klima sistemleridir. Bu sistemler, çatıda bulunan bir ünite üzerinde kurulur ve hava dağıtımı için kanallar aracılığıyla bina içine hava sağlar. İşte rooftop klima sistemlerinin çalışma prensibi, avantajları, dezavantajları ve neden tercih edilmesi gerektiği hakkında bazı bilgiler:

    Rooftop Klima Sistemleri

    Çalışma Prensibi:

    Rooftop klima sistemleri, genellikle paket birimler olarak bilinen kompakt bir yapıda tasarlanmıştır. Bu sistemlerde soğutma, ısıtma, havalandırma ve hava temizleme işlevleri tek bir ünite içinde yer alır. Bir kompresör ve bir kondenser bulunur. Dışarıdaki havayı kullanarak ısıyı emer ve bunu bir soğutucu akışkan aracılığıyla dönüştürür. Ardından, içerideki hava ile temas eden bir eşanjör aracılığıyla soğutma veya ısıtma sağlar. Kanallar aracılığıyla bina içindeki odalara hava dağıtılır.

    Avantajları:

    1. Kolay kurulum: Rooftop sistemler, çatıya yerleştirildiği için iç mekanlarda fazla yer kaplamaz. Bu nedenle, kurulum süreci daha kolay ve hızlı olabilir.
    2. Merkezi kontrol: Rooftop klima sistemleri, genellikle merkezi bir kontrol paneli aracılığıyla yönetilir. Bu da kullanıcılara kolaylık sağlar ve tüm sistemi tek bir noktadan kontrol etmelerini mümkün kılar.
    3. Enerji verimliliği: Rooftop klima sistemleri, enerji verimliliği açısından tasarlanmıştır. İyi izolasyon, enerji geri kazanımı ve yüksek verimli kompresörler gibi özellikler, enerji tasarrufu sağlar ve işletme maliyetlerini azaltır.

    Dezavantajları:

    1. Bakım zorluğu: Rooftop sistemler, çatıya yerleştirildiği için bakım ve onarım işlemleri biraz daha zor olabilir. Bu nedenle, düzenli bakımın planlanması ve profesyonel bir HVAC teknisyeni tarafından gerçekleştirilmesi önemlidir.
    2. Yüksek maliyet: Rooftop sistemler, diğer klima sistemlerine göre genellikle daha yüksek maliyetlidir. Ancak, uzun vadede enerji verimliliği ve işletme maliyetlerinde sağladığı tasarruflar göz önüne alındığında, bu yatırımın geri dönüşü olabilir.

    Neden Rooftop Klima Sistemi Kullanmalıyım?

    Rooftop klima sistemleri, ticari ve endüstriyel binalar için idealdir. İşte bu sistemleri tercih etmeniz için bazı nedenler:

    1. Alan tasarrufu: Rooftop sistemler, iç mekanlarda fazla yer kaplamaz ve böylece kullanılabilir alanı artırır.
    2. Merkezi kontrol: Merkezi bir kontrol paneli aracılığıyla tüm sistemi kolayca kontrol edebilirsiniz.
    3. Enerji verimliliği: Rooftop klima sistemleri, enerji verimliliği sağlar ve işletme maliyetlerini azaltır.
    4. Kolay kurulum: Çatıya yerleştirildiği için kurulum süreci daha kolay ve hızlı olabilir.

    Ancak, her binanın ihtiyaçları farklı olduğundan, bir HVAC uzmanıyla çalışmanız ve bina koşullarınızı değerlendirmeniz önemlidir. Bu şekilde, size en uygun çözümü bulabilir ve rooftop seçiminizi yapabilirsiniz.

    Anasayfa
  • ERACO ERA-T 502 Chiller ve Arıza Kodları

    ERACO ERA-T 502 Chiller ve Arıza Kodları

    ERACO ERA-T 502 Chiller ve Arıza Kodları; ERACO ERA-T 502, endüstriyel soğutma ve klima sistemleri için kullanılan su soğutmalı bir chiller cihazıdır. ERACO, akıllı proses soğutma sistemleri konusunda uzmanlaşmış bir Türk firması tarafından üretilmektedir. Firmanın web sitesine göre, ERACO’nun yıllık 1300’den fazla üretim kapasitesi vardır ve 71 ülkeye ihracat yapmaktadır. ERA-T 502 modeli, 48.000 Kcal/h soğutma kapasitesine sahiptir ve plastik ekstrüzyon, gıda ve içecek işleme, MRI görüntüleme, veri merkezi soğutma gibi uygulamalar için uygundur.

    ERACO ERA-T 502 Chiller ve Arıza Kodları
    ER 00Faz Hatası
    ER 01Yüksek Basınç Alarmı
    ER 02Yüksek Basınç Alarmı
    ER 05Alçak Basınç Alarmı
    ER 06Alçak Basınç Alarmı
    ER 10Kompresör 1 Termik Arızası
    ER 11Kompresör 2 Termik Arızası
    ER 15Yağ Basınç Alarmı
    ER 16Yağ Basınç Alarmı
    ER 20Su Akış Alarmı
    ER 21Pompa Termik Arıza
    ER 30Donma Termostatı
    ER 35Yüksek Sıcaklık Alarmı
    ER 40Fan Termik Alarmı
    ER 60Termostat Sensör Arızası
    ER 61Termostat Sensör Arızası

    ERACO – Resmi Websitesi

  • Soğutma Yöntemleri: Farklı Yaklaşımlar ve Uygulamalar

    Soğutma Yöntemleri: Farklı Yaklaşımlar ve Uygulamalar


    Soğutma Yöntemleri: Farklı Yaklaşımlar ve Uygulamalar

    Sıcak havalarda serinlemek veya belirli bir ortamı soğutmak için çeşitli soğutma yöntemleri kullanılır. Bu yöntemler, farklı teknolojik prensipler ve uygulamalar üzerine kurulmuştur. İşte soğutma yöntemleri hakkında daha fazla bilgi:

    1. Buhar Sıkıştırmalı Mekanik Soğutma

    Soğutma Yöntemleri - Buhar Sıkıştırmalı Mekanik Soğutma

    Buhar Sıkıştırmalı Mekanik Soğutma, en yaygın kullanılan soğutma yöntemlerinden biridir. Bu sistemler, bir kompresörün (genellikle bir gaz kompresörü) çalışmasıyla sıcaklığı yüksek olan bir akışkanın (soğutucu akışkan) basınç altında sıkıştırılması ve ısı enerjisinin atılmasıyla çalışır. Bu süreç, ısı enerjisini emen bir buharlaştırıcı, bir kompresör, sıcaklık farkını koruyan bir kondenser ve bir genleşme valfi içerir. Klima sistemleri ve buzdolapları gibi birçok ev ve endüstriyel uygulamada kullanılır.

    2. Evaporatif Soğutma

    Soğutma Yöntemleri - Evaporatif Soğutma

    Evaporatif soğutma, su buharının hava ile temas ettiğinde ısı alması ve buharlaşması prensibine dayanır. Bu yöntemde, bir evaporatör kullanılarak sıcak hava içinden su buharı üretilir ve ortamdaki sıcaklığı düşürür. Evaporatif soğutma, düşük enerji tüketimi ve çevre dostu olması nedeniyle tercih edilen bir soğutma yöntemidir. Özellikle kuru iklimlerde etkili bir şekilde çalışır ve açık hava alanlarında kullanılır.

    3. Termoelektrik Soğutma

    Termoelektrik Soğutma

    Termoelektrik soğutma, termoelektrik etki olarak bilinen bir fenomeni temel alır. Bu yöntemde, termoelektrik malzemeler (termoelektrik çift) ısıtıldığında bir tarafta soğuma ve diğer tarafta ısınma meydana gelir. Bu etki, elektrik akımı ile kontrol edilebilir ve soğutma için kullanılabilir. Termoelektrik soğutma, küçük ölçekli soğutma ihtiyaçlarında ve elektronik cihazlarda yaygın olarak kullanılır.

    4. Absorpsiyon Soğutma

    Absorpsiyon

    Absorpsiyon soğutma sistemi, bir soğutucu akışkanın (genellikle amonyak veya su) buharlaşmasını ve daha sonra bir absorban (genellikle lityum bromür) tarafından emilmesini içerir. Bu sistemin çalışması için bir ısı kaynağı gerekir. Isı kaynağı, buharlaşmayı ve absorpsiyonu tetikler. Absorpsiyon soğutma, gaz yakıtlarının kullanıldığı yerlerde enerji verimliliği sağlamak için kullanılır.

    5. Manyetik Soğutma

    Manyetik Soğutma

    Manyetik soğutma, manyetik alan değişiklikleri ile çalışan bir soğutma yöntemidir. Bu yöntemde, bazı manyetik malzemelerin manyetik alan değişikliklerine tepki göstererek sıcaklıklarını değiştirebileceği özelliği kullanılır. Manyetik soğutma, düşük sıcaklık uygulamalarında, özellikle araştırma laboratuvarlarında kullanılır.

    Yukarıda belirtilen soğutma yöntemleri, farklı prensipler ve uygulamalar üzerine kurulmuştur. Her bir yöntemin avantajları ve dezavantajları vardır ve uygulama gereksinimlerine bağlı olarak tercih edilir. İhtiyaçlarınıza en uygun soğutma yöntemini seçmek için bir uzmana danışmanız önemlidir.

  • CFC Free – Chlorofluorocarbon

    CFC Free – Chlorofluorocarbon

    CFC (Chlorofluorocarbon) Free, çevre dostu bir terimdir ve çeşitli ürünlerin, özellikle soğutma sistemlerinin veya aerosol ürünlerinin, ozon tabakasına zarar veren CFC’leri içermediğini ifade eder. CFC’ler, ozon tabakasının incelmesine ve ozon deliğine neden olan kimyasallardır.

    CFC’lerin ozon tabakasına zarar vermesi nedeniyle, uluslararası toplum CFC‘leri yasaklayan ve alternatif, çevre dostu maddelerin kullanılmasını teşvik eden Montreal Protokolü gibi anlaşmaları kabul etmiştir. Bu nedenle, bir ürünün “CFC Free” olarak tanıtılması, ürünün ozon tabakasına zarar vermeyen ve çevre dostu alternatif maddeler kullanılarak üretildiğini gösterir.

    CFC Free

    Klima sistemleri, buharlaşma ve kondensasyon prensiplerini kullanarak çalışır. Eskiden CFC’ler, özellikle R22 (HCFC-22) gibi soğutucu gazlar klima sistemlerinde yaygın olarak kullanılırdı. Ancak, Montreal Protokolü gereği, CFC’lerin kullanımı azaltılmış ve yerlerini çevre dostu alternatifler almıştır.

    R410A ve R32 gibi soğutucu gazlar, CFC içermeyen ve ozon tabakasına zarar vermeyen alternatiflerdir. Bu gazlar, daha yüksek enerji verimliliği sağlayabilir ve çevresel etkileri daha azdır. Bu nedenle, “CFC Free” olarak tanıtılan klima sistemleri, çevreye daha az zarar veren ve daha sürdürülebilir bir seçenek olarak tercih edilebilir.

    Sonuç olarak, “CFC Free” terimi, ürünlerin ozon tabakasına zarar vermeyen ve çevre dostu alternatif maddeler içerdiğini ifade eder. Bu terim özellikle klima sistemleri ve aerosol ürünleri gibi CFC kullanılan ürünlerde önemli bir faktördür ve çevresel etkileri azaltmayı hedefler.